Perşembe, Eylül 20





Ait olduğum topraklarda, aynı dili konuştuğum insanlarla olmaya öyle çok ihtiyacım var ki, 
kız kardeşimi sıkça arayıp sesini duymak, orada onlarla bambaşka 
bir hayatım olduğunu 
hatırlamak istiyorum.

Vizyonum, bakışım, konuşma dilim, konuşmadan anlayıp anlaştıklarım, paylaşımlarım, 
herşeyim o kadar küçülüyor ki..

Ne kadar çabalasam da aynı dili, 
aynı iletişim şeklini yakalayamadığım insanlarla olmak beni çürütüyor..

Sürekli buradan başka bir hayatım olduğu, konuştuklarımın paylaştıklarımın
 bambaşka olduğu o yerlerde olmak istiyorum ve bunu hatırlamaya ihtiyaç duyuyorum..

Bu beni çok yoruyor, çıkış bulamıyor olmak çok yıpratıyor..

Kendi yaşamıma bir kafesin içinden bakıyor gibi hissediyorum.
 Yaşım, hayatım, sevdiğim herşey, kendime katıp geliştirebileceğim 
herşey geçip gidiyor da ben bir fanus içinden izliyorum sanki..

Gitmek,uzaklaşmak, kendi topraklarımda büyümek istiyorum..


Pazartesi, Temmuz 9

İyi Hissetmek



Bugünden birşeyler kaldı bana.. 

Doktorumun ‘kapıdan girişinden belli çok daha iyisin’i 

Bayılarak yediğim çekirdekli galetalar

İyi hissetmek kitabından iyi hissettiren bir kurtuluş ve zafer öyküsü

Mado’ nun enfes künefe ve dondurması

Dibek kahvesini görünce sızlayan burun direği..

Çengelköy’ün bozulmamış İstanbul havası

Süperbaba dizisini anıp iç geçirmek, kardeşlerle hem buruk hem mutlu bir heyecanı paylaşmak

Çınaraltında çay simit bol kahkaha

Deniz sesi, martı çığlığı, ekmek parçası için deliren balıklar, batan güneş, kiralanan tekneler


Çok sevdiğimi bildikleri için beni alıp götürdükleri aromalı çaylar dükkanı ve kendimi kaybedişim.. 

Gözüm gibi saklayacağım portakallı, çikolatalı, naneli çaylarım


Avizesine aşık olunmuş o kitapevi

İçimde ki kırgınlıklara hiç tanık olmamışta olsa bir baba bir abi gibi ‘iyimisin KIZIM’ diyen çok kıymetli o soru..

Hep yanımda yanıbaşımda içimde gururla taşıdığım kardeşlerim..

Bugüne dair hiç keşkem yok, bolca iyiki biriktirdim

Mutluyum.





Salı, Mayıs 29

Aydınlanma





Sanıyordum ki herkes duygularını uçlarda yaşar, sevincini, hüznünü, bağlılığı, boşvermişliği, umudu.. herşeyi..

Sanıyordum ki herkes böyle yaşıyor ancak herkes böyle yansıtamıyor dışarıya.. Sırf böyle düşündüğüm için kendimce haklı çıkardığım çok insan oldu. Çok seviyor ama gösteremiyor ki, onun içinde zor dedim, böyle demek, böyle hissettirmek istemedi ama içinde patlıyor duygular dışarı yansıtamıyor yada yanlış yansıtıyor dedim.. Hep bir haklılık payı buldum onlar için.. ve hatta üzüldüm çünkü ben bu kadar yoğun yaşayıp bu kadar yoğun hissettirebilirken duyguları, onların içinde kimbilir yansıtamamaktan dolayı ne fırtınalar kopuyordu..

Öyle değilmiş ki..

Hiç değilmiş..

Bambaşkaymış olay.. Yansıtabildikleri kadarlarmış içlerinde.. Orda bitiyorlarmış..

O kadarlarmış..

Çok çok büyük bir hayal kırıklığı oldu bunu anlamak benim için. Nasıl yani? Bu kadarmı hissediyorsun? Benim gördüğüm kadarmısın yani? İçinde duygular depremler yaratmıyormu?

Son birkaç aydır bu aydınlanmanın, farketmenin, adı her ne ise bunun şaşkınlığı, reddediş süreci ve sonunda kabullenişi içindeyim..

Bunu görmek ve bilmek..yani artık görüyor olmak.. Bu gerçek çok değiştirecek beni.. hayatımı..

Belki de kabullenmek, anlamak, görmek bu nedenle bu kadar zaman aldı..

Öğrenmek hiç bitmiyor hayatta.. bazen çok acıtsa da
 

blogger templates | Make Money Online