Salı, Ekim 14

Yüreğimin Götürdüğü Yer



Hayat zaman zaman hepimizi sürükler ya bir yerlere,beni dahamı bir sürüklüyor nedir :) Oturup 25 yaşıma kadar olan hayatımı düşündükçe şaşıp kalıyorum.

Bazen kader diyorum,bazen mutlu oluyorum bunca yer gördüm bunca insan tanıdım diye,bazen de tek bir yerde kalsaymışım şimdi çabalamadan para kazanırdım diyorum.Düşüncelerim nereye bağlanırsa bağlansın,sonunda tebessüm edip geri dönüyorum hayatıma. :)

17 yaşımda öğretmen oldum,hem üniversite mezunu olup hem 17 yaşında nasıl öğretmen olunur kısmına çok girmeyeceğim,çünkü yıllarca herkese açıklamaktan öğğğ geldi :))

17 yaşımda öğretmen olduğumda,öğretmenler odasına ilk girişimde kapıyı çalmıştım :)) Bereket ki kimse duymadı.E daha 1 yıl olmamış lise den mezun olalı,şimdi öğretmenim :)6 yaşında 15 miniğim vardı,daha ben çocuktum,o nedenle sınıfta çok eğlenirdik :)

Sonra Ege'nin bir köyüne atandım ve hayatımda ilk kez köy havası solumanın verdiği karmaşa ile başbaşa kaldım.Yine yalnızdım,güvenipte kimseye kiraya vermedikleri için bir apartmanda tek başıma oturdum 2 yıl boyunca.Harika bir dere sınıfımın camının hemen önünden akıp gidiyordu,mest oluyordum izlerken.Bahçeye çıkarıyordum çocuklarımı(ki ben hiç öğrencim demem) bahçede inekler tavuklar biz oyun oynuyorduk :)

Hiç alışmadığım bir ortamdı ama çocuklarımı,o doğal güzelliği ve velilerimin her hafta tazecik getirdiği gözlemelerinin tadını asla unutmuyorum.Hepsini çok özlüyorum.

Sonra devlet okullarında çok fazla ilerleyemeyeceğime karar verdim ve ayrıldım devletten.İnsanlar hala bunu duyunca 'inanamıyorum sanaa' gibisinden yüzüme bakar :)
Ama hiç pişman olmadım,çünkü benim ideallerim vardı mutlu olamayacaktım.

İstanbul'a yerleştim,yine yalnızdım,ailemden uzaktım.Ama bir idealim vardı başarmalıydım.özel bir kolejde öğretmenliğe başladım yeniden.Bu kez çocuklarım 4 yaşında miniklerdi.İşte bu dönemimde beşiz çocukta doğursam aynı anda bakabilecek kapasiteye sahip olduğumu keşfettim :) 4 Yaşında 20 öğrencimi aynı anda yedirip,aynı anda uyuturdum.O yaş gurubunu az çok bilirsiniz arkanızı dönmeye gelmez.Ya birbirlerinin kollarına saat(!) yaparlar,yada biri mutlaka düşer.Saolsun yardımcı öğretmenlerim vardı ama her biriyle ilgilenmek istediğim için hiç oturmadan çalışırdım.

Şöyle bir manzara düşünün,birini ayağımda sallıyorum,biri kollarımda,birinin ayakkabısını bağlıyorum,biri saçımla oynamadan uyumadığı için,başım onun yatağında :)) Tabii okul bunların hiçbirini benden beklemiyordu ama ben öğretmenliği beceremiyorum sanırım,direk anne moduna giriyorum. :) Daha korkuncu bu manzarayı herkes netten online izleyebiliyordu :) Rezalet!

Öğretmenlik yaşamıma bir anaokulunda bir süre yöneticilik yaparak noktayı koydum.Bu işte ki mutlu son buydu işte,sadece idareci olabiliyordunuz,yada okul sahibesi.Ben ulaşmıştım ve ayrıldım.

Bıraktım öğretmenliği..

Hayatımın o 4 yılına ait herşeyini çok severek hatırlıyorum.Elbette yalnız başına ayaklarının üstünde durmanın verdiği sorunları yaşadım ama beyin öyle güzel ki hatırlamakta bile zorlanıyorum :)

Sevgili velilerim,miniklerim,renkli boya kalemlerim,oyun hamurum ve karşılıksız seven minik yürekler;

Hepinizi çok sevdim ve seviyorum.Hep özleyeceğim. :)

[Çok uzatıp sizleri sıkmak istemedim ama hayatın beni sürüklediği hikayeleri sonra paylaşmaya devam edeceğim] :)
Fotoğraflar kolej miniklerimden


En üst resimdeki turuncu-krem giysili mavi gözlü erkek çocuğunu,Uras'ı arıyorum yıllardır.Muhtemelen Bursa'da bu sayfayı okuyupta tanıyorum diyen varsa lütfen bana ulaşsın.

9 yorum:

aynen böyle dedi ki...

harikasın...hayat böyle bir şey işte neler öğretiyor neler alıp göürüyor bizden...anılar hep güzel olsa keşke...

sen bir yengeç hatunusun anaç olmanda çok normal kuzum... :)

sen yazarken kendimi düşündüm aynısı olurdu inan,öyle kendi çocuklarım gibi... :):) paralanan bir kız ortalarda...hehehe

Adsız dedi ki...

güzel yazı olmuş saolun.

Delfina ; dedi ki...

ahh gözlerim dolu dolu oldu şevvalcim.hayaline kavuşman ne güzel,tebrik ediyorum seni..

o minikler de ne şanslıymış,anne gibi ilgilenmişsin her biriyle.

gülen gözlerinden öpüyorum seni canım...

Unknown dedi ki...

Ben de miniklere yavrularım diye hitap ederim :)) Minik kuşum, tatlı böceğim vs. :)) Yengeç değil mi al birini vur ötekine işte :)) Resimlerdeki bıcırıklar da çok sevimliymiş yaaa :))

Eminim zamanında okulu netten online izleyen tüm veliler seni takdir etmişlerdir o samimi ve sıcak ilginden ötürü..

Umarım "şimdiki" idealin neyse ona kavuşursun.

Sevgilerimle :)

HamaratDiva dedi ki...

çok cici bir yazı olmuş canım. ve muhteşem bir şey anaokulu öğretmeni olmak, hayata dair pek çok ilgiyi senden öğrendi o minikler, ve ilk öğretmenleri olarak hep akıllarında olacaksın.

Adsız dedi ki...

Babamla konuştum geçende dedim böyle böyle bizim kız çok sevindi sevgileri var meslektaş oldunuz desene. Sevgiler canım

Cocukla Cocuk dedi ki...

ççok kutsal bir meslek öğretmenlik..duygulandım okurken..sevgilerimizle

Cocukla Cocuk dedi ki...

ççok kutsal bir meslek öğretmenlik..duygulandım okurken..sevgilerimizle

... dedi ki...

öğretmenlik fedakarlık isteyen bir meslek.
ve bu mesleği seçenin kariyer yapma gibi bir şansı yok.
boğaziçinden bile mezun olsan türkiyenin herhangibir köyünde öğretmen olabilirisn.
ben buna kötü demiyorum.
ama aşırı sabır ve başta belirttiğim gibi fedakar olmak lazım..

 

blogger templates | Make Money Online